Son zamanlarda duyduğum ve içimi acıtan kelimelerden biri…
Aldatıldım!
Daha bir kaç gün önce en yakın arkadaşımın yaşadığı dramatik olayın şokunu üzerimden atamadığım gibi, üst üste birçok kere aldatılan kadınların yaşadığı olaylar silsilesine denk geldim. Sonra gel de insanlara güven!
Aslında kızıyorum çoğu zaman… İnsanlar olayların içindeyken çok net göremiyor sanırım. Bu sebeple de doğru karar veremiyorlar.
En yakın arkadaşım; hayatındaki insan ile ilgili gelecek planları yapıp, evde adamın gömleklerini ütülerken; adam kuzeni ile buluşacağını söyleyip, sosyal medyadan tanıştığı teknisyen kız ile nargile keyfi yapıyor.
‘Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu’ diyor insan ister istemez.
Konuşsan, kendine olan saygını kaybetmek istemediğin için, ‘güzel gittiğini düşündüğün ilişkini’ bitireceksin. Konuşmasan için içini kemirecek ve buna rağmen aldatıldığını bilerek yaşayacaksın.
Belki de sadece siz o ilişkinin mükemmel gittiğini düşünüyorsunuzdur.
Olamaz mı?
Olabilir.
Çok zor çok…
Birine güvenmek, ona bütün anlamı ile ait olmak, onsuz yaşayamayacağını düşünüp, aldatıldığın bir ilişkiye devam etmek…
Ne denir bilmiyorum ki!
Ben hiç aldatıldım mı acaba?
Boşandığım adamın ‘sensiz yaşayamam, ölürüm, öldürürüm.’ tehtidlerinden sonra beşinci ayında nişanlanıp, birinci yılında evlendiğine göre; ben de aldatılan insanlar kategorisine girebilirim demek ki.
Geçenlerde alışveriş merkezinde; sarışın, eli yüzü düzgün, eğitimli olduğu her halinden belli olan bir kadın ile karşılaştım. Akşamdan kalma olduğu o kadar belliydi ki; kırk kilometre öteden tanırım öyle insanları. Kafasındaki düşüncelerden bütün geceyi uykusuz geçirmiş,büyük ihtimalle de sabaha kadar kendine kızıp ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuştu. Kendini o kadar çaresiz hissediyordu ki; sabahın köründe kendini alışveriş yapabileceği bir dükkana atmıştı. Kendisini aldatan kocasını elinde tutmanın yollarını arıyordu. O kadar çaresiz ve yalnız hissediyordu ki; hiç tanımadığı bir insana tek çırpıda anlatmıştı başına gelenleri ve yüklü bir alışveriş yaptı.
Aldatılmıştı.
Ne gerek vardı?
Sen aldatıldın kadın!
Dur,sakinleş, düşün ve farkına var!
Seksi iç çamaşırları kurtaracak mıydı bu evliliği?
Kendine bu soruyu sor önce. Bu zamana kadar neden alıp kocanı mutlu etmediğini demeyeceğim, ‘etmek istemediğini’ sor.
Sen önemlisin, senin ne hissettiğin, ne düşündüğün önemli. Sen mutlu bir beraberliğin var zannederken, o bir başkasını tercih ediyorsa neden bu savaş? Seninle konuşmaya, anlatmaya, paylaşmaya bile tenezzül etmeyen birine bunca çaba neden?
Tabi ben bunları kadına böyle söyleyemedim.
Aradan bir saat geçmedi elinde bir fiş ile başka bir kadın geldi. O da aldatılmıştı belli. Bir önceki kadından biraz daha farklıydı. Darmadağın, perişan ama adama yaptığını burnundan fitil fitil getirtmek isteyecek kadar sinirli.
Kocasının cebinde bir fiş bulmuştu ve o ürünleri görmek istiyordu. Fişin sahibini bilgilerden bulup, sosyal medyada aratmış ve soluğu alışveriş merkezindeki dükkanda almıştı. Ürünlerin hepsini görmek istedi önce. Alıp, kocasının suratına atacakmış. Bence alıp suratına atmak yerine; giymeli ve kocasının düşüncesini sormalıydı. Çok daha etkili olurdu bence.
Tam soğuk duş etkisi.
Kadın istediği zaman; yapamayacağı, arayıp bulamayacağı, size ödetmek istediği zaman ödetemeyeceği hiçbir bedel yoktur sevgili erkekler… Eğer ödetmiyorsa bu onun vicdanının sadakasıdır size.
Gerçekten merak ediyorum. Herşeyin yolunda gittiğini düşündüğünüz bir ilişkiniz varken; neden aldatıldığında kendini suçlar ki insan?
Sanki suçlu kendisiymiş gibi acı çektirir kendisine?
Madem bu kadar mükemmel, neden diğer taraf farklı arayışlar içerisinde?
Kadın ya da erkek fark etmeksizin soruyorum bunu?
Ne istiyorsunuz?
Konuşmak, boşanmak ya da ayrılmak bu kadar zor bir şey mi ki herkes mutsuz ama birlikte?
Gemileri yakmak diye bir tabir vardır bilmem bilir misiniz?
Bu gibi durumlarda sadece gemiyi değil limanı da yakın. Sonra atlayın bir yelkenliye ve zorsa da, yorsa da başka limanlarda başka denizlerde yolunuza bakın.
Pruvanız neta, rüzgarınız kolayına olsun…
