back to top

An.

Bazı an’ların gözünüzün önünden gitmediği oldu mu hiç?

Bu bir sevinç ânı da olabilir kaza ânı da…

Biz insan evlatlarının hafızasında nedense güzel zamanlardan daha çok kötü zamanlar/anılar yer eder ve travmalara sebep olur. Aslında travma da değil de tecrübe edinmekte denilebilir. Düşünün mesela şimdi size sorsam ‘Unutamadığın bir anın var mı?’ diye; büyük ihtimalle çoğunuzun aklına mutlu olduğunuz anlardan çok sizde iz bırakan derin travmalardan oluşan hikayeler gelecek. Ne kötü değil mi? Bilinçaltımız iyiyi unutuyor böyle zamanlarda otomatikman kötüye/olumsuza gidiyor. Bana da şimdi sorsanız unutamadığım bir anımı 2010 yıllarında yaşadığım, hasarsız atlattığım fakat ruhumda derin hasarlar bırakan trafik kazası aklıma geliyor. Öyle ki; o zamandan beri araba kullanamıyorum.

Bugün sorsanız bebeğimizin bebek pusetinden kafa üstü düştüğü anı söylerim. Gözümün önünden uzunca bir süre o ânın gideceğini zannetmiyorum. O puseti de bir daha asla kulbundan kullanmayacağımızı biliyorum. İki saniyelik olay ve sonrasında hastane acil servisinde geçirdiğimiz altı saati, sonrası yirmi dört saatlik takip sürecinin nasıl geçtiğini bir ben bir Allah bilir sanırım. Biz bugün bu olayı çok ucuz atlattık fakat siz siz olun kontrolü asla elden bırakmayın. Onu öyle yerde görmek, hastaneye gelişimiz, kırkbeş dakikada bir uyandırmak, röntgen çekimi, hızlı kalp atışlarında yaşadığımız korkuyu, endişeyi size ne yazsam anlatamam. Bir yazımda bahsetmiştim ya endişe daha anne karnına düştüğü an yükleniyor diye, gerçekten de öyle. Her uyuduğunda kalkıp nefesini kontrol etmek, onun olmadığı anlarda fotoğraflarına bakmak, kokusunu özlemek, güldüğü her an kalbimin hızla çarpması, elimizi tutuşu hepsi o kadar özel hepsi o kadar anlamlı ki; sanırım anne olmadan önce bana çok uzak konulardı. Şimdi ise hayatımızın merkezine oturan tatlış bir bebeğimiz var. Her ânımızı ona göre planladığımız, dost sohbetlerine dahil ettiğimiz, sayesinde yeni yeni bir sürü şey öğrendiğimiz harika bir bebek…

Tarkan’ın kalp krizi nedeni ile seslendirdiği ‘Dönmüyor giden’ şarkısında çok güzel bahsediyor aslında durumun özetinden…

Şimdiki aklım olsaydı ertelemezdim
İhmal etmezdim anı biriktirmeyi
Vız gelirdi bana aklın bütün еzberleri
Dinlerdim kalbimin sеsini

Şimdi taşımaktan ağrıyan belimiz, kollarımız boynumuz, kucağımızda salyaları akarak uyuması, onu koklamak, sabahları gülücükler ile uyanması, o mis kokusu… Büyüdükçe kucağımıza sığmayacak ve bu güzel anların telafisi yok. O nedenle her ânımızı dolu dolu geçirmeye çalışıyoruz. Onun için bir anı kutusu oluşturuyoruz, fotoğraflarını bastırıyoruz. Dedeleri, anaanne ve babaanneleri ile birlikte geçirdikleri o mutlu anlar, doyumsuz kahkahalar, onunla geçiremedikleri zamandaki özlemleri hepsi o kadar muhteşem anılar ki bizde bol bol tadını çıkarıyoruz.

Sevdiklerimiz yanımızda yamacımızda sağsalim yaşarken bol bol sarılın, öpün, koklayın, sevdiğinizi söyleyin, tadını çıkarın. Kaçırılan bir saniyenin bile anlamı o kadar kıymetli ki sizin de mottonuz ‘Anı biriktirmek’ olsun bence.

Yazımı şarkının devamı ile tamamlamak istiyorum.

An bu an, vakit bugün
Sev hadi gönlüm, yarını meçhul ömrün
Dönmüyor giden
Olmasın aşksız gülün, çağla deli gönlüm
Sayılı yılı ömrün, dönmüyor giden

Senem Acar
Senem Acarhttp://Hayalimdekiben.com/
Yaşadıklarımı Örnek Almak İçin Bir Sebebin Yok. Alma Zaten. Ben Kılavuzun Değilim, Dilediğin Zamana Kadar YOL ARKADAŞINIM!

Yorumlar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgilinizi Çekebilir

İlginizi Çekebilir