Bazen öyle olaylar yaşarsınız ki karşınızdaki insana kendinizi ifade etme, anlatma ihtiyacı hissedersiniz. Gözlerinin içine bakıp ‘Aslında hiçbirșey göründüğü gibi değil, lütfen beni dinle!’ demek istersiniz.
Peki bunu gerçekten ama gerçekten istiyor musunuz?
Mevzu kendinizi temize çekme isteği mi yoksa karşınızdaki insanı tatmin etme isteği midir?
Sizin hakkınızda yalan yanlış düşünceler içerisine giren, bu düşüncelere inanmak isteyen, kafasındaki soru işaretlerini bile paylaşmayan bir insana neden kendinizi anlatacaksınız ki?
Siz kendinizden eminseniz, düşünülenler kimin umurunda?
Öyle olmuyor işte!
Her şey üst üste gelen yanlış anlamalardan ibaretken, sizin vicdanınız sonuna kadar rahatken, kendinize güveniyorken nerden çıktı şimdi bu yanlış anlamalar?
Sorular, sorular, sorular…
Oysa ki hiç gerek yoktu. Ne birini bu kadar önemsemeye, ne bu kadar değer vermeye ne de bu kadar düşünmeye…