Soluksuz kaldığımız zamanlarda biraz olsun nefes almak isteriz. Bu kimi zaman bir ağacın gölgesi, kimi zaman bir deniz kenarı, kimi zamansa güvenli bir liman olarak düşündüğümüz bir insanın omzu olabilir.
Tek isteğimiz biraz olsun nefes almakken; bir bakmışız ki daha çok boğuluyoruz susmak bilmeyen kafa sesimizin yankılarından. Kulaklarımız uğuldamaya başlıyor önce, sonra başlıyoruz iyi niyetlerimizi sorgulamaya?
Ben bunu hak edecek ne yaptım?
Evet, ne yapmış olabilirdim ki; şuan bu durumdayım?
Bizim tek sorunumuz ne biliyor musunuz?
İyi niyetimizi hak etmeyen insanlara sonuna kadar iyi niyet göstermek!
‘İyi niyetimi bana sorgulatan hiç kimsenin iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum artık.’
Bir insan ne ister ki hayattan?
Ben önce sağlık isterim. İsterim ki; kimsenin eline düşmeden, sağa sola savrulmadan, elden ayaktan düşmeden can vereyim.
Hayatın yükü omuzlarımızda ziyadesiyle fazlayken insanlar ne kadar da meraklı birilerinin hayatını zorlaştırmaya!
Geçenlerde duyduğum bir cümleye o kadar üzüldüm ki; hala kendime gelebilmiş sayılmam.
‘Alın bunu götürün burdan! Ben bakamam, uğraşamam…’
Bu cümleyi kuranın bahsettiği bir kedi ya da köpek yavrusu değil, bir insan ki; dilsiz canlılarımız bile ne kadar değerli bizler için. Hem de öyle bir insan ki; yaşadığı süre boyunca herkesin sevgisini kazanmış, saygı duyulan biri. Bir baba, bir dede, bir abi, bir amca…
Bir insan yetmiş yıl aynı yastığa başını koyduğu bir insanı nasıl olurdu da çişli çarşaflar ile soğuk bir hastane odasına terk edebilirdi?
Nasıl olur da altına yapmasın diye aç bırakabilirdi?
Bütün yaşanmışlıkları hiçe saymak ne kadar da basitti!
Sonra gel de güven!
Bu zamana kadar kime neden güvendiğimi bilmiyordum ama bundan sonra kime neden güvenmeyeceğimi çok iyi biliyorum.
Her zaman nefes almak bir yaşam belirtisi değildir. Ömrünün neredeyse tamamını geçirdiğin bir insandan kurtulmakta bir nevi nefes almaktır belki de…
Ölmeden yarım saat önce gelip benimle vedalaştın ya hani; arkası yemyeşil bir ormanda masmavi bir denizin içinden kayıkla geçerken bana el salladın. Ben biliyorum ki; gittiğin yerde biraz olsun nefes alacak, biraz olsun huzur bulacaksın. İşte en çok bunun için seviniyorum. Yattığın yer cennet olsun güzel adam…