Sosyal çevreme baktığım zaman o kadar uzun yıllar süren dostlukların, büyük aşk ile başlayan beraberliklerin ve evliliklerin bittiğini görüyorum ki ister istemez düşünüyorum.
Birbirimizin hayat tarzına, görünüşüne, isteklerine saygı duymak konusunda ne zaman bu kadar duyarsızlaştık?
Adı ne olursa olsun. Arkadaşlık, dostluk, evlilik, birliktelik vs…
3 S olmazsa olmuyor ilişkilerde…
Sevgi-saygı-sadakat
Aslında bu üç S’nin hepsi birbirine bağlı bir zincirin halkaları gibi. Biri zedelendiği zaman diğerleri de otomatikman zarar görüyor.
Her insanı sevmek zorunda olmayabilirsiniz, ancak saygı göstermek durumundasınız.
Saygı duyduğunuz sürece de seviyeli bir beraberlik ya da ayrılık süreci geçirebilirsiniz.
Toplum olarak en büyük handikapımız saygı duymayı beceremiyoruz.
Birlikte çalıştığımız ortamlarda, otobüste, minibüste ya da en kötüsü aynı evin içinde birbirimize tahammülümüz kalmıyor. İlişkilerde ise bir süre sonra o kadar saygısızlığın üstüne sevgi bitiyor. Sevgi bitince sadakatsizlik boyutu başlıyor. Kişiler birbirinden uzaklaşıyor ve ilişkiler bitiyor.
İnsanların karakterini de gerçekten ortak menfaatleriniz söz konusu olduğunda, bittiğinde ya da ayrılırken görüyorsunuz.
Baştan verilen sözlerin anlamsızlığını, yaşadığınız güzelliklerin sadece anlık olduğunu, birlikte geçirdiğiniz zamanın aslında ne kadar zaman kaybı olduğunu hep o sona yaklaştığınız zaman fark ediyorsunuz ne yazık ki…
Sonra dile dolanan keşke’ler…
Hata yaptığını kabul etmeyen bir bilinç altı ile savaşmak zorunda bırakmak kendinizi…
Ne kadar doğru?
Yaşadığınız kötü olaylara hata olarak değil tecrübe olarak baktığınız zaman içinizdeki gücü yeniden keşfedecek olmanın tadını çıkarın…