Sen gittikten sonra, sensiz hayatıma adapte olmak çok kolay olmadı inan. Seninle birlikte, güzel günlerde gitti sanki. Önce inandığım ve uğruna savaş verdiğim herşeyden vazgeçtim. Sonra kendi dünyama döndüm. İçtim, çokca içtim. İçmediğim gecelerde uyuyamıyordum sanki. Hayatımın anlamı kaybolmuştu. Verdiğimiz sözlerin hepsi havada kalmıştı. En önemlisi ben yalnızdım artık. Başladığım yolda sen beni yarım bırakmıştın. Ama o zaman bile şimdiki kadar kızmamıştım sana. ‘Haklı sebepleri var. Ona mutluluklar dilemekten başka birşey gelmez elimden.’ dedim. Mutlu olduğumu düşünerek; kendi kendimi avuttum sözde.
İnsan hiç mi merak etmez?
Hakkında herşeyi bilen, konuştuğumuz herşeyi kelime kelime, cümle cümle hatırlayan birini hiç mi merak etmez?
Aslında biliyorum, hissediyorum. Sen beni bırakıp böyle gitmezsin, gidemezsin. Yapmazsın. Eminim bir yerlerde görüyorsun, okuyorsun yazdıklarımı. Bu arada gördün mü bilmiyorum? Sana yazdığım yazıyı bir günde yüzlerce kişi okudu. Herkes seni çok merak ediyor?
‘Patron acaba mutlu mu?’ diye.
Gerçekten mutlu musun?
İnandığın gerçekler mutlu olmana yetti mi sahiden?
En son bana ettiğin ya da edilmesine müsaade ettiğin küfürler, hakaretler hiç mi acıtmadı canını?
Benim acıttı. Hem de çok acıttı.
Sana bu kadar saygı, sevgi, minnet duyan birine bu hoşgörüsüzlük neden?
Aslına bakarsan çok da düşündüğünü düşünmüyorum.
Bende yarım kaldın sen…
Sadece sen yarım kalmadın aslında, seninle birlikte ben de yarım kaldım.
Birlikte yaşayacağımız güzel an’lar yarım kaldı.
Girdiğimiz iddia yarım kaldı, birbirimize verdiğimiz söz yarım kaldı.
Ben hala antibiyotik içerken gülüyorum biliyor musun?
Deli değilim tabiki. Bana hastalandığımda söylediğin o cümle geliyor aklıma.
‘Doktor o ilaçları sana keyfine göre kullan, canın istediği zaman bırak diye vermiyor. Her hastalığın kuluçka dönemi var. Şu ilaçlarını düzgün kullanır mısın?’
İyi misin patron?
Bu soruya da çok kızardın ama bak ben halâ merakıma yenik düşüp soruyorum.
İyi misin sahiden?