back to top

Hikaye içinde hikaye

Siz hiç beyin orgazmı yaşadınız mı?

Bir insan ile iletişiminizin en üst seviyeye ulaşıp, sohbetin kitap cümlelerine dönüşmesi sonucu yaşadığınız haz duygusu size bunu yaşatabilir. Ve emin olun, okumayı ve yazmayı seviyorsanız; bunun fiziksel hazdan daha çok keyif verdiğini fark etmeden defalarca yaşamış olabilirsiniz.

O’nunla ilk tanıştığım andan itibaren yaşadığımız buydu. Akıl oyunları oynuyorduk birbirimize. Kurduğumuz cümleler, aramızda geçen diyaloglar her geçen saniye daha çok okuma ve yazma hissi uyandırıyordu ikimizde.

Hakkında sadece; Ege’de küçük bir sahil kasabasına yerleşip, kitap yazmak istediğini, ailesi ile arasında olan ufak tefek anlaşmazlıkları biliyordum. Hastalığını, tedavi olmak istemediğini ve de öleceğini bilmiyordum. Bilseydim onu ailesi gibi tedavi olması için zorlardım eminim. Çünkü benim ruhumda vazgeçmek yoktu. İnatçıydım, ama o daha da inatçıydı.

Savaşmayacaktı.

Söylediği tek şey; hikayenin sonunda kahramanın öldüğüydü. Ne kadar zamanı kaldığını bilmiyordu. Oysa ki; biz birlikte bir kitap yazacaktık. İkili diyaloglarımızın arasında yazmaya da başladık ve bu hikaye gibi yarım kaldı.

Umarım bir gün ikimizin de başına bir şey gelmeden bu hikayeyi tamamlayabiliriz güzel adam…

…..

Aklına geleni sorabilirsin, cevaplamama hakkı bende saklı

En uzun süreli ilişkin ne kadardı?

Uzun süreli denemeyecek kadar diyelim.Bunun sebeplerini yazılarımı okuyunca öğrenirsin.

Hayatında birini istiyor musun yoksa alışkanlıkların daha mı çekici geliyor?

Uzun süreli birini istemiyorum galiba, bunu düşünüyorum bir kaç gündür. Alışkanlıklar daha çekici sanırım.

Ne istediğini bilmesi de güzel insanın.

Yani hem kendimi hem karşımdakini kandırmamış olduğumu düşünüyorum.

Evet en doğrusu da bu zaten.

Seni tanımak benim için büyük bir şanstı. Beni cezbeden bir çok şey var sende.

Bir daha konuşmayıp vedalaşıyoruz gibi konuştun?

Belki eksik kalanları da beraber olduğumuzda tamamlayabiliriz? Hayır tatlım ya! Ama ben alışkanlıklarımdan vazgeçememekten çekiniyorum en çok.

Vazgeçmeni isteyen kim? Nasıl mutluysan öyle devam et ve kimse için değişme. Çok samimi söylüyorum. Bunu her kadın ister emin ol, sonra kendini aramak için çok büyük savaşlar vermen gerekiyor ki; tecrübe ile sabit. Ben ne bir başkası için değişmek ne de bir başkasının benim için değişmesini isterim. Bunu bir kere denedim ve sonuçları hiç iyi olmadı. Eğreti duruyor çünkü.

Gönlüm seninle bir başlangıç istiyor, seni arzuluyorum ama aklım karşı. Ve bu çelişki bizi bir ilişkide mutlu etmez diye düşünüyorum.

Su akar yolunu bulur der büyükler. Sen de kendini baskı altında hissetme. Önce dost olmaya çalış benimle. Ben hissetmiyorum çünkü. Belki de çok iyi iki yazar olacağız. Birlikte harika eserler çıkaracağız piyasaya.

Yani sana bir teklifte de bulunmadım orası da ayrı konu.

Kendi içinde çeliştiğinin ve uzak durmak istediğinin farkındayım.

Harika bir insansın.

Teşekkürler sen de öylesin ki hala iletişim kuruyoruz. Ben buradayım bir yere gittiğim yok, senden bir beklentim de yok. Keyif alıyorum, dolayısı ile kaçmıyorum.

Yani beni kendine yürüttün ya, tebrikler…

Hala inadını kıramadım ama.

Yürüsem ne koşmalı mıyım?

Üşengeçlikten onu da yapmazsın. Aramalısın, sesini duymaya ihtiyacım var.

Benim yürümemin senin beynine olduğunu biliyorsun değil mi?

Doktorum ameliyattan sonra ne dedi biliyor musun? ‘Senem neden hayatında kimse yok? Çok güzel bir kızsın,müthişsin.’ Dedim aradığım insanı bulamıyorum. ‘Ne arıyorsun?’ dedi. ‘Zeka’ dedim. Adamın beyniyle mi sevişeceksin? dedi.

Doğru demiş. Standart kadın mantığı bana göre değil. On erkeği test et fotoğraftan gördüğüm kadarıyla herkes ister seni. Bu yüzden de çoğu insan ile anlaşamıyorum.

Orijinal halim daha güzel. Benim düşüncem de seninle aynı işte. Fotoğraflarda çirkin çıkıyorum. Kısa ve kilolu! Yıllarca obez olarak yaşayınca insan kendini kabullenmekte zorlanıyor sanırım.

O duygu farklı olmalı mutlaka.

Harika bir duygu. Çooook müthiş bir hayranlık.Ve şimdi etrafında seni arzulayan onlarca insan. İnsanın kendine hayran olarak bakıp sonrasında o şarapnel parçalarının verdiği acıyı yaşamak. Umurunda mı sanıyorsun? Bunun bilincinde olman. Yavan geliyor bana çoğu insan. İstekleri, bakışları, hissediyorum ne istediklerini ve uzaklaşıyorum. Ben, benim gibi baksın istiyorum. İnsanın özüne hitap etsin istiyorum. Ve bulamıyorsun işte. Giydiğim kıyafete değil, benim seçimime iltifat etsin istiyorum. Ve bulamıyorsun evet. Bulduğunda da inat ediyorsun işte. Kaldı ki Türkiye gibi bir ülkede çok zor. İnatçılığın sınırlarını zorlamak bana mı denk geldi anlamadım?

Yanakların pembeleşti mi? Çok hararet yaptın yine.

Halimize gülüyorum. Gülünecek halimize gülüyorum. Zırhını kuşan sen.

Bu halin çok hoşuma gidiyor.

Hoşuna gideceğim, ben senin merak etme. Eninde sonunda dayanamayıp arayacaksın. Ne zamana kadar yani.

Arayacağım. Şok etkisi yaratacak.

Haha ama zaman vermiyorsun. Lahmacun pide salonu sor bir de aradığında. Hatta sipariş falan ver.

En zayıf anında.

Nereden bileceksin acaba?

Direttiğin zamanlarda dişi bir kaplanın bakışını ve o bakışlardaki gücü seziyorum. Avına odaklanmış.

Ben çok güçlü bir kadınım. Yerinde olsam hafife almazdım.

O kaplanın da zayıf bir anı vardır.

Ne olduğunu nasıl bileceksin acaba ya da ne zaman olduğunu?

Avcılıkla aram iyi, hatırlatırım.

Bak şuan kedi gibiyim. Çünkü Google’a göre dalağım ağrıyor. Cenin pozisyonunda yatıyorum.

Hadi ya, ciddi misin?

Bak buna rağmen yüksek performans ile seni güldürebiliyorun. Anemi var bende tatilde ilaç almadım sanırım onunla alakalı.

Vitamin Alman gerekir, öyle yazıyor.

Sen beni hala arama! Ölsem kimsenin umurunda değil.

Umursamam! Cenazene gelmeye çalışırım.

Ne olur umursa lütfen, yalvarıyorum. Umursa, bak kırılırım, paramparça olurum. Duygularına hakim olmayı nasıl öğrendin? Nasıl bu kadar sabırlısın?

Her kadında onu arayıp bulamadığımda.

Sert oldu. Ne aradığını biliyor musun?

Biliyorum.

Sana konuştuğumuz zaman bir hikaye anlatacağım yaşanmış. Ne arıyorsun?

Onun gülüşünü, nefes alışını verişini, gamzesini. Ve ben bunları bir puzzle gibi birleştirmeye çalıştım senelerce.

Sen bir hayal arıyorsun. Yaşanmamış bir hayal. Yaşasaydın içinde bu kadar yer etmezdi.

Her defasında eksik parçalar kaldı. Yaşayamadım zaten yarım kaldı.

Yaşadığın şey; yaşanmamışlığın yansıması.

Yarım kaldı dedim.

O yüzden bu kadar cezbedici zaten. Şimdi gelse deneyelim tekrar dese gözünü kırpmadan tamam dersin biliyorum. O yüzden de hep bir şeyler eksik. İkna değilsin çünkü.

Derim.

Evet dersin. Ama hayatının hatasını yaşayarak öğrenirsin.

Çünkü hiç vazgeçmedim.

Çünkü ne o ne de sen lisede bıraktığınız sen ve adı her neyse değilsiniz.

Orası muhakkak öyle. Aynı gülüşü gamzesi halâ var ama.

Bende de var ne olmuş? Zorlamamak lazım bazen.Birin ikisi olmaz.Ama varsa bir hayalin olması için elinden geleni yap. Sonu hayal kırıklığı olacak olsa bile.

Hayalimi biliyorsun. Başka bir daha var. Başka da yok.

Ege ile ilgili olansa evet.

Hani düzenli gelirim olduktan sonra gidecektim ya.

Onu da al.

Aylık harcamalarından kalan parayla Anadolu köylerine kitap dağıtmak istiyorum, çocuklar okusun diye. Onunla bir hayalim yok. Kimseyle yok. Dün seninle yaptık biraz ama.

Evet güzeldi. Bizim kitaplarımızı da götürürüz olmaz mı? Geçiciydi yani, günlük olarak planladık onu. Hayal de değil aslında.

Ben kitaplarımı vermem.

Basılınca ne olacak? Yine mi vermeyeceksin?

Onlar senin tatlım. Birlikte yazacağız, öyle konuşmuştuk ne çabuk unuttun. Ben söylerim sen yazarsın(!)

Tamam olur.

Ve hikaye başlar;

Battaniyeyi çek üzerimize öyleyse. Çiğ düşüyor, üşütmeyelim. Gaz lambasını da açalım biraz daha…

Üşütmemek önemli lütfen, hasta olmayalım.

Ay bir bulutun ardından deniz üzerinde sisli bir esintiyle belirirken kadın usulca battaniyeyi kaldırıp adamın yanına oturdu.

‘Tanıdığım ama bilmediğim görmedigim, tanıyormuş gibi sandığım, kendimden biri olarak düşündüğüm ama yeni tanıdığım biri yıllar sonra ancak bu kadar şaşırtabilirdi beni.’ dedi kadın.

‘En çok da yaşadıkları canlandı gözünde, hüzünleri, acıları, kederleri. Adam savaş meydanında yenilmiş bir komutan edasında boynu bükük ama yavrusunu kaybetmiş bir ceylan gibi gözleri buğuluydu adeta. Peki öyleyse cezbeden neydi? Benzer acılardan keyif alınabilinir miydi?’ dedi adam.

Yazılarını acilen okumam lazım.

‘Her insanın acıları var. Her insanın yaşanmışlıkları, her insanın gözlerini dolduran biri var geçmişinden kalan. Acıların üstüne su içtiğinde diğer acıların tadı, ilki kadar acıtmaz canını. Su ister misin?’ dedi kadın.

‘Bazı yangınlara su ile gidilmez. Oksijen ile bağlantıyı kesmek gerekir.’ dedi adam.

‘Hidrojen biyolojik olarak tek başına belirleyici olarak aktif bir rol alamaz, ne istediğini bilmek gerek dedi kadın.

Kadın, aslında kendi susuzluğunu ateşle bir kez daha sınamakta kararlıydı ama rüzgar tersten esiyordu. Daha çok yaklaşıyordu ateşe, kurumuş dudaklarını bile unutmuştu artık. Hınçla istiyordu, hınçla sevilmezdi.’ dedi adam.

Çiçek Abbas düellosu gibi oldu. 🙂

Bu zamana kadar öyle yangınlar görmüştü ki kadın asla pes etmiyordu. Yanacağını bile bile yürüyordu ateşe. Rüzgarın hangi yönden estiği umrunda bile değildi. Tek hedefine ulaşmak için soluksuz nefes alıyordu. Bu sefer dengeyi bulacaktı. Bulmalıydı… dedi kadın.

En son nabeeerr demeni bekliyorum. 🙂

Akşam güçlü bir kaplan gibi olan kadın şimdi adamın göğsüne başını yaslamış, adamın saçlarında elini gezdirmesiyle uysal, yavru bir kediye dönmüştü. Uzun zaman sonra birine gönlünde yer açmanın sonuçlarını düşünmeden yazmaya karar verdikleri kitabın cümlelerini oluşturmaya çalışıyorlardı. dedi adam.

Bence ikiside çok tatlılar 🦋 Mümkünse bunu cam terası olan bir yerde yapsınlar, gece yıldızları izlesinler.

Boşandıktan sonra sevgilin oldu mu?

Boşandıktan sonra denedim ama uzun süreli olmadı. Biri evlilik psikolojisine soktu kendini kaçtı ve sonra kapımda yattı. Affetmedim tabi. Çünkü ihtiyaç duyduğum anda bana sırtını döndü. Unutmam zor zamanımda yanımda olmayanı, silerim direk.

Umarım iyi bir başlangıcın olur her şey için.

Umarım hepimiz için. İyi insanlar olsun hayatımızda, hayatımızı kolaylaştırsın.

Evet.

Saygı olsun en önemlisi. Hiçbir şey yapmadan saatlerce oturmayı bile özlesin insan onunla.

Şimdi yanımda olmanı isterdim biliyor musun?

Tam da şu an bunun olmaması için bir neden yok ki.

Yanımda değilsin.

Sen istemediğin için değilim. İsteseydin yan yana olurduk.

Ya hayır öyle değil, zihin olarak yanındayım.

Evet, hissediyorum.

Yanlış anlama ama hatta bütün gün yanındayım. İçimden seni öyle bir öpmek geldi ki…

Zamana bırak kendini, su akar yolunu bulur. Acelemiz yok.

O anlıktı.

Sosyal mesafeye geri dönebiliriz. Sen bütün gün nasıl benim aklımdaysan ben de senin aklında olduğuma eminim. Şimdi dağılabiliriz. Gerçi sen gamsızsın.

Sen aşık mı oluyorsun?

Yuhh, hayır bu duyguyu seviyorum.

Nasıl bir duygu anlamadım ki?

Net ben aşka inanmıyorum. Dedim ya bazen aptal oluyorum diye. Öyle olsaydı aşktan ölen adam daha boşanmanın beşinci ayında başka biri ile nişanlanıp evlenmezdi.

Hangi konuda aptal?

Bazı şeyleri anlayamama gibi.

Neyi anlamadın?

Tam olarak ne hissettiğini anlayamıyorum.

Anlamaya çalışıyor musun ki?

Arkadaş değil, dost değil, sevgili değil. Sen benim söylediğim şeyin aksini iddaa edebiliyor musun?

Adını koyamıyorum.

Bazı ilişkiler için sevgili kelimesi fazla, arkadaşlık kelimesi az gelir. Bu da öyle birşey. Sıfat yükleme, anlam yükleme.

Anlam yüklenmezse anlamsız olur.

Bırak zaman koysun bir isim koyulacaksa. Ben sorgulamıyorum. An’ ın ve yaşadığım bu heyecanın, güzel duyguların tadını çıkarıyorum.

Soruma hala cevap vermedin?

Neyseki sabırsız olan sadece benim.

Bunu söyledim daha önce, sende çekim gücü var. Ama aklımda değil.

Nerede?

Aklım dışında her yerde.

Bir yasak yok ama yani, yürüyebilirsin.

Nefes alırken ciğerde, yürürken belki tüm eklemlerde, yazarken parmak ucunda…

Sen aşık mı oluyorsun? 😂

Yuhhh!

Hikaye devam eder…

Aklında olmayan bir şeyi hissedemezsin, sindiremezsin. Beni kendine aşık etmeye mi çalışıyor diye adam sordu kendine. Gecenin karanlığını perdeden sızan ay ışığı belirli belirsiz bozuyorken komidinin üzerinde bulunan sigarasına uzandı. Çakmağı çaktı. Tapınaklarda yanan tütsü kadar cezbedici değildi belki ama gelecek kokuyor olabilir mi diye düşünmeye başladı. En çok da bir kadının dişiliğini kullanmadan bedenini ele geçirmesini anlayamıyorum. Alacağı cevabın hoşuna gitmeyeceğini bilse bile duymak istiyordu ısrarla. Sigarasını yaktı ve tekrar sordu kendine, bu kadın ne istiyordu? Derdi neydi? Bu kadar iyi olamazdı. Şimdiye kadar karşısına çıkan bütün insanlardan farklıydı. Dost muydu? Arkadaş mı? Sevgili mi? Daha cevabını kendisi bile veremiyorken kadından ne demesini istiyordu?Kimdi bu kadın?Mitolojik bir aşk tanrıçası mı?Kimsin sen? dedi adam.

Hayalet filmini izledin mi? diye sordu kadın

Hayır.

Ben dokuzuncu Henry’im diyordu ya sürekli o geldi aklıma, izleyelim bir gün. Ne gülmüştüm o sahnede.

Adam devam eder;

Her nefeste ciğerine işleyen duman beynini uyuşturmuş gibiydi. Her savaştan yıkımla ayrılan kadın kendisine bir zafer kazandırmak mı istiyordu? Sorular sıralanıp gidebilirdi?Bu saatte kalbimin hızlı atması iyi değil dedi adam ve suyunu yudumladı.

Heyecandan uykusu kaçan kadın kalktı ve bir ağrı kesici aldı.

Senem Acar
Senem Acarhttp://Hayalimdekiben.com/
Yaşadıklarımı Örnek Almak İçin Bir Sebebin Yok. Alma Zaten. Ben Kılavuzun Değilim, Dilediğin Zamana Kadar YOL ARKADAŞINIM!

Yorumlar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgilinizi Çekebilir

İlginizi Çekebilir