Ayyyy!
Midemde bir öküz!
Allah seni nasıl biliyorsa öyle yapsın Senem!
Ayyyy!
Allah’ım canım nasıl yanıyor.
Bu beni hipnoz etmeye çalışır gibi sağa sola gidip gelen şey de ne? diye düşünürken, ‘Bu sizin midenizin %85’lik kısmı.’ dedi ordan birisi.
Ohaaaa!
Bu ne ulan! Bildiğin işkembe, mide mi bu!
Aman Allah’ım…
Yıllarca mideni çöplüğe çevir. Şimdi ise bu koca işkembeye benzeyen şeye şaşır. Olacak şey değil:)
Burası çok soğuk. Ameliyattan değilse de donarak öleceğim sanırım. Tir tir titriyorum, donuyorum.
Asansörde sedye ile yukarı çıkarılırken, yarı baygın haldeyken bile neler konuşuldu hayal meyal hatırlıyorum.
‘Ameliyat çok güzel geçti. Diren ve sondayı daha sonra çıkartacağız. Hastamız biraz uyusun. Ağrı kesiciler etkisini birazdan gösterir.’ diyordu hemşirelerden bir tanesi…
Uyumak mı?
Gel de uyuyabiliyorsan kendin uyu!
Ameliyattan sonraki üç dört saat kesik kesik uyudum.
Gelenler, gidenler…
Birçoğunu hayal meyal hatırlıyorum.
Biraz kendime geldiğimde, herhangi bir kaçak var mı yok mu onun tespiti için, çivit mavisi su içirdiler bana. Neyse ki ameliyat sorunsuz geçmişti.
Sonrasında yavaş yavaş yürüyüşlere, sıvı içecekler tüketmeye devam ettim.
Hastaneden taburcu olduğumda vitamin ağırlıklı içeceklerin yazdığı reçeteleri aldım ama toplasanız on tanesini on gün boyunca içemedim. O kadar tatlıydı ki midemi bulandırıyordu.
Aslında sadece o değil, tüketmeye çalıştığım her besin midemi bulandırıyordu…