back to top

Othello Sendromu

Kıskançlık; yaşayan her canlının doğasında olup, büyüyüp geliştikçe daha da netlik kazanan bir olgu bana göre…

İkili ilişkilerde başlarda hoş gibi görünsede; ilişkinin ilerleyen dönemlerinde hayatı zindan edip, duygusal çöküntüye girmenize sebep olabilir. Ailenizden, çevrenizden, arkadaşlarınızdan, hobilerinizden ve günlük rutinlerinizden uzaklaştırır. Zaman içerisinde aslında nasıl hastalıklı bir boyuta dönüşüp hayatınızı zorlaştırdığını, mutsuz ettiğini, duygusal anlamda manipüle edildiğinizi anlamak için fazlaca olay yaşamanız gerekir. O kadar ki; karşınızdaki kişi sanrılı kıskançlık noktasındadır ve siz kendinizden şüphe duymaya başlarsınız. Ve sonra ikili ilişkilerin en büyük düşmanı olan manipülasyon ile sorunlu ilişkinize bağımlı hale gelip olayları normalleştirirsiniz. Aslında hiçbir şey normal değildir. Sadece farkında değilsiniz.

Peki nedir bu sanrılı kıskançlık?

Othello Sendromu; kişinin eşini ya da sevgilisini patolojik olarak kıskanmak olarak bilinmektedir. Adını, dünyanın en büyük şair ve yazarlarından biri olarak kabul edilen William Shakespeare’ın ‘The Tragedy of Othello, the Moor of Venice” adlı eserinden almıştır. Oyun, Othello’nun (baş düşmanı Lago’nun kurma hikayesi ile) karısı Desdemona’nın onu aldattığına inanarak öldürmesi ve sonrasında olayın iç yüzünü öğrendikten sonra “Bana budala ama çok sevecen deyin, kolay kıskanmayan, kıskanınca kendini kaybeden biri” diyerek kendisini bıçaklayarak öldürmesini konu almaktadır.

Hepimizin hayatında yer yer kıskançlıklar tabiki oluyor ama eğer bu durum yukarıda da bahsettiğim gibi sosyal yaşantımızı ve psikolojimizi olumsuz etkiliyorsa tekrar ilişkinize fener tutmamız gerekiyor. Her hastalıkta olduğu gibi Othello sendromununda kendine has belirtileri oluşuyor ve bunları fark etmezsek biz de bir süre sonra hastalıklı düşünerek öfkemize yenilmeye mahkum oluyoruz.

Sanrılı kıskançlığın etkilerinin alkol kullanımı ya da psikotik bozukluklar ile birleştiğinde çok daha netlik kazandığı bilim ile kanıtlanmış durumda. Kişilerin sanrıları tamamen doğru olabileceği gibi tamamen hayal ürünü de olabiliyor. Asıl sorun bunlardan bağımsız olarak kişilerin kıskançlıklarının normalin üstünde seyretmesi ve şüpheler ile ne kadar ileri gidebileceklerine de dikkat çekmektedir.

Yani demem o ki sayın okur; işaretleri takip et!

Eşinizin ya da sevgilinizin şahsına ait telefonuna onun izni dahilinde bakabilirsiniz. Ama onun uyumasını bekleyip, şifresini açmak için parmağını okutup özel mesajlarını okumak, mesajlarını kurcalamak, fotoğraflarını incelemek aşırılıktır, saygısızlıktır.

Size anlatılan konuları yerli yersiz zamanlarda hayatınızdaki kişinin hayatının bütününe yaymanız ve davranışı duruma bağlamanız saçmadır.

Alkol alıp, üstüne bir de sarhoş olup okuduğunuz mesajlardan çıkardığınız anlamlar ile sevgilinize ‘Sen gece benim yanımda uyurken bile eski sevgilinin adını sayıklıyorsun.’ demek hakarettir.

Arkadaşları ile buluşan eşinizi ya da sevgiliniz sizi üç beş saat aramadı diye trip yaparak alkol alıp eve geldiğinde ‘nerede ve kiminle olduğunu bildiğiniz halde’ ona beş saat boyunca nerede kiminle ne yaptığını sorarak, söylediklerine inanmayıp sorgulamak güvensizliktir.

Kendinize yeni bir telefon hattı alıp, gecenin bir yarısı diğer bir odadan eşinizi ya da sevgilinizi arayıp tepkisini ölçmek ve size bunu söyleyip söylemeyeceğini merak etmek en büyük kumpastır. Geçirdiğiniz güzel bir akşamın sonrasında bunun yüzünden tartışırken bile kendinizi haklı sanmanız, bu hakkı kendinizde görmeniz ve hiçbir şey olmamış gibi yola devam etmeniz ise en büyük hatadır.

Sosyal faaliyetlerde bulunmak isteyen eşinizi ya da sevgilinizi hasta ya da kötü durumda olduğunuza ikna ederek onu eve getirmek sabotajdır.

Girilen ortamlarda kişiyi diğer insanlardan soyutlayıp sadece kendisine odaklanmasını istemek bencilliktir.

Kişinin eşyalarını karıştırarak aldatma şüphesini destekleyecek dayanak aramak paranoyadır.

Herkesin bir geçmişi, biten ilişkileri, biten evlilikleri, acıları, sevinçleri, üzüntüleri, mutlulukları, mutsuzlukları vardır. Size anlatılanlara inanmayıp hayatınızdaki insanın en yakınındaki insanları bile sürekli sorguya çekerek mercek altında tutmak, tarih kıyası yapmak takıntıdır. Yaşanan her tartışmada alakalı – alakasız konuları kişinin eski ilişkilerine getirmek inciticidir.

Kıskançlık sanrılarının kanıtlanmış olmasına rağmen bunu kabul etmemek ve tedaviyi reddetmek, mantıksız bulmak en büyük mantıksızlıktır.

Yazdıklarım benim gözlemlerim olmak ile beraber, öğrenmem gereken daha çok şey varsa demek ki; aynı hikayeleri duyuyor, yaşıyor gibi hissediyorum bazen. Ama bu başka bir yazının konusu… Eminim ki çevrenizde bu tarz hastalıklı davranışlar sergileyen insanlar vardır. Siz ise hayatınızın neden sürekli bir sorgu, izlenme, irdelenme ile geçtiğini merak ediyorsunuzdur. Tabi ki siz de bilmeden bu davranışları tetikleyen hareketler yapıyor olabilirsiniz ama ne olursa olsun kimse güvensizlik ile yaşamayı hak etmiyor. Size düşen o kişiye yaptıklarının normal olmadığını anlatmaktır ama aşağıdaki belirtilerde de olduğu gibi kişi durumu inkar etmektedir. O yüzden destek almaları gerekmektedir. İkna olmalarını sağlayın. Eğer onlar ikna olmuyorsa siz bu ilişkiden uzaklaşmak için kendinizi ikna edin!

Othello Sendromu belirtileri;

  • Partneri kötü niyet taşıdığı düşüncesiyle izleme
  • Suçlayıcı bir tavırla partnerin davranışlarının sürekli sorgulanması
  • Partnerin sosyal medya hesaplarına erişim çabası ve kiminle iletişim kurduklarını gizlice kontrol etme
  • Telefon görüşmeleri ve e-posta yazışmalarında partnerin kiminle görüştüğüne dair paranoyalara kapılma
  • Partnerin eşyalarını karıştırarak aldatma şüphesine dayanak bulma çabası
  • İşte, evde veya dışarıda partneri olağandışı saatlerde şaşırtmaya çalışmak
  • Partnerin ev dışındaki faaliyetlerini kısıtlama çabası (evde hapsetmeye kadar sınırlama baskısı)
  • Partnerin davranışlarını kontrol etme amacıyla duygusal şantaj yapma
  • Partneri aileden ve arkadaşlarından izole etme çabası
  • Kıskançlığın neden olduğu ana soruna rağmen ilişkideki tüm çatışmalar için başkasını suçlama
  • Kıskançlık sanrılarının yanlış olduğu kanıtlanmasına rağmen, kişinin bunu kabul etmemesi ve düşüncelerinin mantıksız olduğunu kavrayamaması
  • Kötü muamele gören partnerin ilişkiyi bitirmek istemesi durumunda kişinin takip ve başka takıntılı davranışlar sergilemesi
  • Partnere yönelik şiddet tehdidi veya fiziksel şiddete başvurma
  • İntihar girişimi ve kendine zarar verme davranışı sergileme

Daha detaylı bilgi için aşağıdaki siteyi ziyaret edebilirsiniz. https://www.acibadem.com.tr/hayat/othello-sendromu/

Belki de hayat, atacağın o tek bir adım ile birlikte çok daha güzellikler getirecek sana…

Bilemezsin…

Ne demiş Arda Erel bir yazısında;

Atacağın bir adım hayatındaki çoğu şeyi düzeltebilecekken, gurur yapıp her şeyi daha fazla mahvetme. Bazen atacağın tek bir adım, seni istediğin yola tekrar sokabilir.’

Senem Acar
Senem Acarhttp://Hayalimdekiben.com/
Yaşadıklarımı Örnek Almak İçin Bir Sebebin Yok. Alma Zaten. Ben Kılavuzun Değilim, Dilediğin Zamana Kadar YOL ARKADAŞINIM!

Yorumlar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgilinizi Çekebilir

İlginizi Çekebilir