İnsanların size ne hissettirdiğini hiçbir zaman unutmayın.
Mutlu olduğunuz anları,
Sevinçlerinizi,
Heyacanlarınızı,
Şen kahkahalarınızı,
Kokusunu duyduğunuz anda içinizden geçen onlarca güzel duyguyu,
Birlikte dinlediğiniz müziklerin ritimlerinde kayboluşlarınızı,
İzlediğiniz filmlerde sarılıp döktüğünüz gözyaşlarınızı,
Kurduğunuz hayallerinizi,
Hayallerinizin gerçekleştiği zaman sizinle birlikte neler hissettiklerini, heyecanlarını,
En kötü günlerinizde kimlerle birlikte; neler ile nasıl başa çıktığınızı,
…
Ama en çok insanların size yaşattıkları acı tecrübeleri unutmayın!
Mutsuzluklarınızı,
Gözyaşlarınızı,
Kederlerinizi,
Umutsuzluklarınızı,
Hayal kırıklıklarınızı,
İncinen gururunuzu,
Kırılan kalbinizi,
Kaybettiğiniz güveninizi,
Tek kelime etmeden bırakıp gitmelerini,
‘Sensiz ölürüm, yaşayamam.’ diyip sizden çokça önce hayatlarına devam edişlerini,
Gözünüzün içine baka baka size söylenen yalanları,
Ayağa kalkmasına destek olduğunuz kişinin, doğrulduğu anda ilk sizi terk edişini,
‘Sen çok iyi bir insansın.’ cümlesinin arkasına sığınıp; sizi insanlığınızdan, merhametinizden soğutanları,
Tüketilen sabrınızı,
…
SAKIN UNUTMAYIN!
Unutmayın ki; tekrar aynı olaylar başınıza geldiğinde tedbirli olun.
Yaşadığınız mutsuzluk ise; bir sonraki adımınızı daha sağlam atın.
Döktüğünüz gözyaşlarınız ise; bunu sadece deşarj olmak için yapın ve mutsuzluktan ağlamayın. Döktüğünüz gözyaşları sevinçten olsun.
Kaybettiğiniz güveniniz ise mesela; aynı kişiye bir daha güvenmemeniz gerektiğini bilin.
Kırılan gururunuz ise; bir sonraki olayda kırmızı çizgilerinizi daha kalın puntolar ile çizin.
Yaşadığınız hayal kırıklığı ise; gerçekleşmesine inancınız olmayan kişilerle olmayacak hayaller kurmayın, realist olun.
İncinen gururunuz ise; ‘Ben buna nasıl izin verdim.’ sorusunu kendinize sorun ve cevabını verirken dürüst olun, kendinizi kandırmayın.
Kırılan kalbiniz ise; yaraları olan birinden size yara bandı olmasını beklemeyin.
Kaybettiğiniz güveniniz ise; aynı kişiye ikinci kez güvenmeyin.
Ben, sizin aptallık seviyenizi merak etmezken; Siz neden benim sabrımın sınırını neden merak ediyorsunuz. Hiç anlamıyorum!
Sorun iyi bir insan olmak mı?
Beni kendimden, insanlığımdan, merhametimden, vicdanımdan uzaklaştırdığınız için teşekkür mü etmeliyim?
Yoksa kendinizi gülünç duruma düşürüp, hayatımdan sonsuza dek yok oluşunuzu bir rakı kadehi ile kahkahalar içinde kutlamalı mıyım?
Ne yapmamı bekliyorsunuz?
Sizi ifşa mı etmeliyim?
İstediğiniz buysa hodri meydan…