Son zamanlarda duyduğum en güzel cümle;
‘Bunlar hep senin yüzünden Senem…’
Yazılarımı okuduktan sonra hayatını, işini, kendisini, sosyal çevresini, okuduğu kitapları değiştirdiğini ileten ve yeni bir hayata başlamaya cesaret eden o kadar çok insan var ki…
Ve ben birilerinin hayatına öyle ya da böyle dokunduğum için o kadar mutluyum ki anlatamam…
Açıkçası bu bloğu açarken bu kadar ilgi çekeceğini az çok tahmin ediyordum.
Ama birilerinin ‘Mutlu olmadığım hiçbir yerde kalmıyorum.’ lafımdan esinlenerek herșeyi arkasında bırakıp yurt dışına yerleșeceğini, insanların yazılarımı ağlayarak okuyacağını ya da daha sağlıklı olmak adına kilo vermek için bütün tahlilleri bir sabahta yaptıracağını, insanların benim hayatımda kendi hayatının izlerini arayacağını hiç düşünmemiştim
Okuyucu dönüşleri o kadar anlamlı ve güzelki benim için ‘Yaz Be Senem, hiç durmadan yaz!’ diyorum kendime.
Geçenlerde eski bir yönetici arkadaşımla kahve içiyoruz. Kadın erkek ilişkileri ile ilgili yazımı okuduktan sonra kendini sorguladığını ve kendisine şu soruyu sorduğunu söyledi.
‘Çocuğum olduktan sonra artık eşim ile eskisi kadar vakit geçirmemeye başladık. Çünkü kendimi oğluma o kadar kaptırmışım ki acı gerçekten eşimin beni sarsan cümlesi ile uyandım. Bazen benimle sadece bir çocuk sahibi olmak için evlendiğini düşünüyorum.’
Kimilerinize göre mantıksız olabilir ama bir baba için ne kadar haklı bir serzeniş…
Yine en yakın arkadaşım geçenlerde beni arayıp aynen en üstte kurduğum cümleyi kurdu.
‘Bunlar hep senin yüzünden Senem! ‘
‘ Ne demek senin yüzünden?’dedim.
‘Yazdıklarını okuduktan sonra sana bir kere daha hayran kaldım. Yaşadıklarına rağmen hiçbir zaman yılmayan karakterin, bütün zorluklardan kaçmak yerine üstüne üstüne gidişin, her dibe vurduğunda yeniden yeniden en tepeye çıkmana hayranım. Düşündüm, cesaretimi topladım ve kararımı verdim. Türkiye’de mutsuzum, uzun bir süre de mutlu olacağımı zannetmiyorum. Tıpkı senin iki yıl önce yaptığın gibi ötesini gerisini düşünmeden işten istifa ettim ve yurt dışında iş bulup ev kiraladım.’ dedi.
İnanamıyordum! Daha önce çok bahsi geçmesine rağmen bir türlü karar veremiyordu, sanırım son yaptığım motivasyon konuşması ise yaratmıştı.
Hiç tanımadığım, yüzünü bile görmediğim bir kız yazdı bir gece sosyal medya hesaplarımdan birinden.
‘Başarılarınızı alkışlıyorum. Yazılarınız ne kadar içten, sıcak, samimi…Birgün bir rakı masasında denk gelirsek yüz yüze dinlemek isterim. ‘diyen binlerce okuyucudan biri…
Elbet ki güzel kız…
Bir gün o masada denk gelirsek saatlerce kalkamayacağımızı biliyorum. Biliyorum ki senin de anlatacakların var.
Yine çok yakın arkadaşlarımdan biri;
Kuzuș, bütün hikayeyi bilmemize rağmen, nasıl oluyor da her defasında bizi ağlatmayı başarıyorsun? diye sordu.
Daha çok var tabi ama bunlar derinden etkileyenler…
Ve son bomba babamdan, canımın içinden…
Yazdığım herșeyi okuduğunu biliyorum. Benimle aynı acıları, aynı sevinçleri yaşadığını, aynı karamsarlıkları hissettiğini biliyorum.
En son paylaştığım ‘Kaybetme Korkusu’ yazısı için anneme; ‘Okuyunca çok duygulandım, yazmış eșșoğlueșșek:) demiş.
Aslında birilerini ağlatmak değil niyetim. Sadece yalnız olmadığınızı bilmenizi istiyorum. Sizinle aynı ya da benzer şeyleri yaşayan binlerce insan var. Olay, sizin önce kendinize, insanlara ve yaşadıklarınıza nasıl baktığınız.
Yapabilirsiniz…
Unutmayın, olayların içinde karar vermeniz çok zor. Çıkın biraz dışarı tepeden bakın hayatınıza. İnanın en doğru kararları o zaman verebileceksiniz.
Stan Lee ne diyor;
İyi olduğunu gerçekten bildiğiniz bir fikriniz varsa, salağın tekinin sizi vazgeçirmesine izin vermeyin.