Mutlu olduğunuz zamanları düşünün…
Bir de; Arkada kalanları, yarım bıraktıklarınızı, sizi bırakanları, ayrıldıklarınızı, bir karar vermek zorunda kaldıklarınızı…
Mutluyken açıkçası ben de düşünmedim. Aklıma geldiyse bile; ‘Yaşanması gerekiyormuş yaşandı. Geçti, bitti, gitti. ‘ dedim.
Taa ki mutsuz olana kadar…
Birçok kişi Patron’u merak ediyor ve kafasında bir sürü soru işareti var?
-Acaba mutlu oldu mu?
İç sesiniz: Acaba ben de arkamda birilerini ya da bir şeyleri bırakmasaydım mutlu olur muydum?
Aslında itiraf etmesenizde patronu değil, kendi hayatınızın gidişatını merak ediyorsunuz.
Patron beni aradı evet, çünkü mutsuzdu. Hem de ilk aşkı ile yeniden birleştikten çok kısa bir süre sonra…
Aldığı cevap, bir zamanlar (hayatına ilk aşkı ile devam ederken) bana yaptığı açıklama ile aynıydı.
‘Seninle arkadaş olarak bile görüşmem uygun olmaz. Hayatımdaki kişiye ayıp ederim. ‘
O da benim gibiydi. Hayatımı etkilememek adına, tekrar ne aradı ne sordu.
….
Hani yukarıda dedim ya;
Arkada bıraktıklarımızı en mutsuz, umutsuz, çaresiz ve yorgun hissettiğimiz zamanlarda aklımıza getiriyoruz.
Ve birgün…
Kendimi çok yalnız, mutsuz, umutsuz hissettiğim bir anda ben onu aramaya başladım. 2 hafta, 3 hafta, bir ay… Sırra kadem basmıştı sanki. Hiçbir yerde izine rastlayamadım. Ne yalan söyleyeyim bir an ölmüş olabileceği ihtimali bile aklıma gelmedi değil.
Çok sonra ordudan bir arkadaşını buldum internetten, ona sordum. O da sonradan kalbimi fazlası ile kırmasına rağmen, sağolsun o zaman kırmadı beni. (O’nu ayrıca yazacağım.)
Arkadaşına o zaman bile söyledim. Mutluysa, hayatında biri varsa, onu olumsuz yönde etkileyeceğimi düşünüyorsan benden hiç bahsetme!
Bir iki hafta sonra bir mesaj:
Beni arıyormuşsun?
‘Evet gerizekalı, seni arıyorum. Çünkü; Ben hala senin iyi olup olmadığını merak ediyorum. Neden beni dinlemeyip ikinci bir şans verdiğin ilk aşkın ile de yapamadığını ve yediğin darbeler sonrasında alkol bağımlısı olup olmadığını da merak ediyorum.’ diyemedim tabi.
–Evet, iyi olup olmadığını merak ettim.
-Ben de olayları öğrendiğini düşünüp Ben demiştim. demek için aradığını zannettim.
-Sence ben sana bunu söyler miyim? dedim ve konuşmaya başladık.
Tanıştığımız ilk günden son güne kadar bütün detayları hatırlıyor olmam ne kadar ilginçti?
‘Ona ait olan herşeyin benim için ne kadar büyük anlam barındırdığını anlamaması mıydı acaba ilginç olan?’
Çok şaşırdı tabi herşeyi hala hatırlıyor olmama.
Arabasının markasını, köpeğinin ismini, çalıştığı günleri, ailesini, kırgınlıklarını, kızgınlıklarını, bana söylediği kelimeleri, ilk eşinden ayrılırken yaşadığı psikolojiyi…
Ne yazık ki hepsini hatırlıyordum.
Bizim patron meğerse ilk aşkından yediği darbelere dayanamayıp şehir değiştirmiş. Haritanın bir ucundan diğer ucuna gitmiş resmen.
İkinci kere nikah masasına oturduğu kadın buna bir dünya borç takıp dolandırmış. Boşanma davası açmış fakat onda da sıkıntılar büyükmüş.
Şuan hayatında biri varmış ama ilkinde yaptığı hatayı yapmayarak benimle görüşmeye devam edecekmiş. Bak bak, ne büyük şans benim adıma.
Aslında anlattığına göre; o dönem ondan uzak olmam benim için bir şansmış, öyle dedi kendisi.
İki üç hafta telefon ve mesaj ile görüştük. Yanlış anlamayın, birşey olması için değil. Ona minnet duyduğum için.
Minnet duygusunu çok severim ben. Bunu sadece size değer verdiğini düşündüğünüz insanlara duyabilirsiniz.
Sonrasında, hala onun gönderdiğini düşünmediğim hakaret içerikli, bol küfürlü bir mesaj aldım.
Çok tuhaf değil mi?
İnsan sadece iyi niyet gösterdiği, hiç bir beklentisinin olmadığı birinden neden hakaret duyar?
Nasıl bir anda bu kadar nefret edilir?
Neden onun gönderdiğini düşünmüyorum?
Patron bilir ki; ben onu zor durumda bırakmamak için bir defa zaten ‘Mutluluklar’ dileyip hayatından çıktım. İsteseydi bunu yine yapardım, ama istemedi.
Aslında oydu ya da değildi çokta önemli değil bu saatten sonra.
Önemli olan; (onun sayesinde) vazgeçip, pes etmek istediğim tüm zamanlarda hep neden başladığımı yeniden düşünmem, sahip olduğum herşey için şükretmem. Hayatıma yaptığı küçücük dokunuş ile beni bambaşka biri yaptı ve patronun bana aslında ben olduğumu gösterdi.
Bir şekilde beni izlediğini biliyorum patron.
Belki okuyup gurur duyuyorsun kendinle ve benimle, belki de her zaman olduğu gibi senden uzak durmamın benim için daha iyi olacağını düşünüyorsun.
Her ne düşünüyorsan düşün.
Sadece mutlu ol!
Teşekkürler patron…
Patron defterini burada kapatırken çok sevdiğim bir Metin Hara sözünü de sizlerle paylaşmak isterim.
Yaşam yolunda ilerledikçe kendini yaratacaksın. Heykeltraş da sensin, heykel de… (Aşkın istilası)