Kilo vermenin en kötü yanı verdiğiniz kiloyu sabit tutamamak ya da verdiğiniz kiloyu kısa sürede geri almaktır.
Akıntıya karşı kürek çekmek diye bir deyim vardır hepimizin duyduğu ya da hayatımızın belli döneminde yaşamak zorunda kaldığı…
Benim için de öyle bir dönemdi.
Spor yapmama ve yediklerime dikkat etmeme rağmen, ters giden bir şeyler vardı sanki. Yavaş yavaş kilo almaya başladığımı hissediyordum.
Tartıya çıkmaya korkuyordum ama her zaman giydiğim kıyafetler kilo aldığımın sinyallerini ufak ufak vermeye başlamıştı.
Durumu hazmedip tartıya çıkmam 2 ayımı almıştı.
Bu imkansızdı.!
İç ses:Bu kadar kısa sürede 9 kilo alamazsın. Doktora gitmelisin.
Dış ses:Hayır bu geçici bir durum bence, biraz daha beklemeliyim. Aynı vücudumun direnç gösterdiği zamanlardaki gibi sabırlı olmalıyım.Yediklerimi daha da azalttım, spora da gidiyorum.
Verirdim ya, neden veremeyeyim?
2 hafta geçti ve ben tam tamına 11 kilo almıştım.
İmkansız diye bir şey yoktu.
Su içsem yarıyor lafını layığı ile yerine getirdiğim için büyük ödül benim olmalıydı bence. :))
Bu sefer kesinlikle doktora gitmeliydim.
Dahiliye doktorundan randevu aldım durumu anlattım. Tahlilleri istedi, yaptırdım.
Sonuçlara baktı, sonuçlar müthişti.
Kimya mezunu olduğum için az çok anlıyordum sonuçların incelenmesinden. Gerçekten sonuçlar müthişti. Kilo vermemi engelleyecek hiç bir değer sıkıntılı değildi.
Durumu daha iyi anlaması için beni endokrinoloji yani metabolizma hastalıkları bölümüne yönlendirdi.
-Bütün değerlerim normal doktor hanım, böyle birşey mümkün mü? 2 haftada 11 kilo almak mümkün mü?
Ben hiçbir şey yemiyorum.!
-Evet Senem. Vücudun kıtlık psikolojisine girmiş ve kokudan bile kilo alıyorsun.
Vücudumun canı sıkılmış, oyun oynamak istiyormuş. Psikolojisi bozulmuş hasbamin :)))
Gülmeyin ciddiyim.
-Şaka yapıyorsunuz herhalde? Kusura bakmayın diyip, kahkahayı patlattım. :))
Vücudunda mı psikolojisi var?
-Evet var.
-Peki nedir bu kıtlık psikolojisi dediğiniz şey?
Anladığım şekli ile ;
Hepimizin bildiği gibi daha az besin ve daha çok kalori yakımı ile kilo verebiliyoruz. Fakat biz bunu bu şekilde devam ettirirken vücudumuz bir daha ona asla yemek vermeyeceğimizi düşünerek kalori yakmayı durduruyor ve kendini korumaya alıyor.
Sonuç = Eskiye göre daha az yemek yeseniz de gram veremiyorsunuz. Tabi benim olmadığı gibi sizin de haberiniz olmayacak-tı bu yazıyı okuyana kadar.
Kıtlık psikolojisine girdiğinizden haberiniz olmadığı için 1 2 hafta daha diyetinize sporunuza devam edip gram kilo veremeyince durumu kabullenip zayıflama ve kilo verme hayallerinize veda ediyorsunuz.
Böyle bir durumun içindeyken ne yapılacağımı bilmiyordum.
Kendimi en mutsuz anlarda yaptığım en büyük hatayı yaparken buldum yine…
Yemek yemek…
Tekrar 103 kiloydum.
Sana hoşgeldin diyip karşılamak isterdim diğeryarım ama bir gidemedin…
Ben asla başaramayacaktım.
Olmuyordu… Benim kaderim bu muydu?
Sadece bir sene mi sürecekti?
Neye üzülmeliydim?
-Başarısız olmak?
-Herkese açıklama yapmak?
-Yapılan dedikoduları duymazdan gelmek?
-Eski kıyafetlerimin hepsini gönderip, yeni kıyafetlerin hiçbirinin içine girememek?
-Giyecek bir tane düzgün kıyafetimin olmaması?
-Her sabah saat beşte kalkıp spora gitmek? Ordan işe gitmek?
-Spora verdiğim para?
-Özel hocaya verdiğim para?
-Ev-spor-iş üçgeninde harcadığım maddi manevi en önemlisi zaman kaybı?
-Şişen kollar bacaklar?
-Eski bedenim yüzünden oluşan çatlaklar?
-Asosyal olma yolunda ilerlemek?
Daha neler neler…
Bazen diyorsunuz ya;
Nasıl dayandın bu kadar strese, sıkıntıya, acıya, üzüntüye, yeri geldi hakarete…?
Hiçbir zaman kendimi hayattan soyutlamadım, insanlardan kaçmadım.
Başarısızlığı kabul etmedim.
İnandığım değerler uğruna hep savaştım.
Ne zaman ki inancımı kaybettim, kaybetmekte değil aslında ‘sonunu görememek’ o anda vazgeçtim.
Yapılabilecek her zaman birşey vardır dedim ve yapabileceğim herşeyi yaptım.
Kilo verip alan insanlara yorum yapmayın.
Bir açıklama beklemeyin, istemeyin de…
Kimsenin kilosu sizi ilgilendirmiyor.
Kilolu olduğu için birini sevmek zor geliyorsa da sevmeyin.
İnsanlara ‘Acaba kilo alırsam beni bırakır mı,aldatır mı, sevmekten vazgeçer mi?’ Korkularını yaşatmayın.
İnsanların kendi içinde yaşadıkları zaten onlara yetiyor.
O, size kocaman bedeni ile gülerken , siz onun gerçekten mutlu olduğunu mu düşünüyorsunuz?