Hayatımda ilk defa hayalini kurduğum kilonun sularında yüzüyordum.
Kendimi bildim bileli hiç 80 kilo olmamıştım. Güzel bir duyguymuş…
Öz güvenin tavan yapması,
Güneşin bile her sabah senin için yeniden doğduğunu hissetmek,
İnsanların bakış açısı,
İnsanın yüzünün gözünün ayrı bir parlaması,
Yapılan iltifatlar sonrası okșanan egonun vermiş olduğu haz,
Bir bakanın dönüp bir daha bakması,
Bacak bacak üstüne atmak,
Önemsenmek,
….
30 yaşına kadar bir obez gibi yaşasam da artık sağlıklı bir insan olma yolunda ilerliyordum. (Ben öyle sanıyordum.)
Yanımda ise daha önceki yazılarımda paylaştığım yaşam koçum, spor hocam, en iyi dostum!
Amerika’ya gidiyor olması benim için çok üzücü. Onun ve kariyeri adına sevinsemde kendi adıma endişeliyim açıkçası. Ne yalan söyleyeyim; Yolun diğer yarısında tek olacağım için de biraz korkuyorum.
Gördüğünüz gibi kutlama yapıyoruz.
Çünkü;biz bunu hak ettik!
Çok çalıştık, çabaladık, yorulduk, koştuk, terledik ama değdi…
Yanımda müthiş insanlar…
Herkes benim adıma çok mutlu…
Yaklaşık olarak 8 ay sonra, çok bilmiş iç ses:
Sen git altı ayda spor ve diyet ile 50 kilo ver. Sonra bunun sadece 11 kilosunu iki haftada, geri kalanını çok kısa bir sürede geri al!
Hak mı bu şimdi?
Ne oldu?
Geri mi aldın verdiğin bütün kiloyu?
Her sabah beşte kalkıp spora gitmek senin için keyifti, hadi kalksana yerinden!
Spordan işe gidiyordun, yetmezmiş gibi bir de arkadaşlarına vakit ayırıyordun değil mi?
Ne olacak senin bu her yere yetişme halin!
Ama sen yorulmazdın di mi güçlü kız?!
Sen her yere yetiştirsin, yaparsın sen!
Sana bir şey söyleyeyim mi?
Sen verdiği kiloyu bile koruyamayan beceriksizin tekisin!
Sen!
…
Kapat çeneni artık çok bilmiş iç ses!
Yeter!…
Sus!…
Senden nefret ediyorum!
Kendimden nefret ediyorum!
Bu hayattan nefret ediyorum!
Bana aşağılayarak, sorgulayarak bakan tüm gözlerden nefret ediyorum!!!
….
Eski kıyafetlerimin içine girememekten,
Yeni kıyafet almak zorunda kalmaktan,
Merdiven çıkınca tıkanmaktan,
Koşamamaktan,
Șeker hastası olma riskimin varlığından,
Sevdiğim adamdan çocuk sahibi olamama durumum olmasından,
Yemek yerken insanların ‘Tipe bak, öküz gibi olmuş, hala yiyiyor.’ isimli bakışından,
Küçük bir çocuk ile göz göze gelince; ‘Acaba herkesin içinde benim ile dalga geçer mi?’ düşüncesinin vermiş olduğu korkudan,
İnsanlara laf anlatmaya çalışmaktan, anlatamamaktan,
30 yaşına gelmiş biri olarak hala evlenememekten, bırakın evlenmeyi bu yaşıma kadar sevgilimin bile olmamasından,
(Konu ile ilgili bakınız)
https://hayalimdekiben.com/kucuk-aptal//
Toplum baskısından,
Karnımın etrafında yeniden beş yıldızlı otel kuran yağ tabakasından,
Yüzümün gözümün şekil değiştirmesinden,
Ayaklarımın, ellerimin kocaman oluşundan,
…..
Hepsinden, herşeyden nefret ediyorum!
Sen de aynı o yaşadığım süreç ile ilgili hiçbirșey bilmeyen insanlar gibi boş boş konuşup, eleştirip, dalga geçiyorsun!
Çok çaba sarf ettim ben anladın mı?
İlk defa istediğim kilonun yakınlarına ulaştım, kutlamalar yaptım.
Hepsi bunun için miydi?
Hayır, şuan bu durum ve seninle baş edemeyecek kadar güçsüzüm!
Tekrar tekrar başa sarmaktan çok yoruldum.
Ne yapacağım? konusu ile ilgili ise düşünmem gerekiyor…
Tek bildiğim kendimden nefret ediyorum!
Her şey hiç bir şey olsa bile asla vazgeçme… Yeniden başla.. Çünkü sen hayattasın ve yaşıyorsun. Elbette yorulacaksın, düşün bu yaşına kadar kaç defa yorulmadın ki? Ama hala devam ediyorsun; çünkü sevdiklerin var, çünkü ne olursa olsun hayatta olmak güzel. Yorulduğunda yaslan sevdiğin ailene, dostlarına güç topla ve kendine de ki “bu hayatta sağlık ve huzurdan daha önemli bir şey yok”. Şükret böyle güzel bir ailen olduğuna. Ve hazır olduğunda yeniden başla.. Sevdiklerin ve ailen sen nasıl olursan ol seni sevmekten asla vazgeçmeyecekler. Yeter ki umut etmekten vazgeçme..
Bedenen çok yanında olamasam da kalbim her zaman seninle. Yorulduğunda yaslanabileceğin eski bir dosta ihtiyacın olursa da ben buradayım güzel yürekli kardeşim..